Dünya üzerinde korku coşmuş durumda. Haberlerde her gün görebiliyoruz. Korku kendimize güvenmemektir ve bundan dolayı da hayata güvenmemektir. Bize sistemin, en yüksek düzenin, en iyi şekilde bakacağına, korunacağımıza güvenmemektir. Bundan dolayı da fiziksel olarak her şeyi kontrol ederek kendimizi korumaya çalışma duygusudur. Bu durumda hayatımızdaki her şeyi kontrol edemeyeceğimiz için korku hissedeceğimiz açıktır. Güven ise korkularımızın üstesinden gelmeyi istediğimizde öğrenmeye başladığımız şeydir. Bunu ‘’imana bir adım atma’’ ve içimizdeki güce ve onun Evrensel Zekaya olan bağlantısına güvenmek olarak tanımlayabiliriz. Hatırlayın ki bizim her nefesimizin kaynağı olan Güç aynı zamanda tüm evreni yaratan Güçtür.

Tüm yaşamla birsiniz. Kendinizi sevmeyi ve Yaşama güvenmeyi öğrenmeye başladıkça, Yaşamda sizi daha çok sevecek, destekleyecek ve rehberlik yapacak. Yalnızca görünen, maddesel dünyaya değil, görünmeyene güvenmeyi de öğrenebilirsiniz. Hiçbir şey yapmamaktan bahsetmiyorum, ancak güvenmeyi öğrenirsek hayatın daha kolaylaşacağından bahsediyorum.

Her ne kadar çevremizde tüm olanları kontrol altında tutamasak ta bizim ve ihtiyaçlarımızın önemsendiğimizin bilincinde olmaktan bahsediyorum.

 

Korku zihinlerimizi limitli işler hale getirir. İnsanlar hasta olmaktan, evsiz kalmaktan ve başka birçok şeyden o kadar çok korkuyor ki. Öfke savunma mekanizması haline gelmiş korkudur. Bizi korur, ama çok daha güçlü bir şey var ki oda korkulacak durumları zihnimizde tekrar tekrar gözden geçirmek yerine, korku karşısında kendimizi sevebilmektir. Hayatımızda bize olan her şeyin merkezinde biz varız. Her deneyim, her ilişki içimizde olan zihinsel kalıpları bize aynalar.

Her bir anda sevgiyi ya da korkuyu seçme fırsatımız vardır. Korku dolu anlarımda güneşi hatırlarım. Bulutlar onu bir süreliğine kapatsa dahi o parlamayı sürdürür. Güneşin yaptığı gibi Sonsuz Zekada bir süreliğine negatif olaylar ve düşünceler onu kapatır olsa dahi, her daim ışığını bana yönlendirir. Ben bu ışığı bilinçli olarak hatırlamayı seçerim. Bunu siz de yapabilirisiniz.

Bu ışıkla güvende kalın. Korku geldiği zaman, onu gökteki bulutların geçişine benzetin, ve geçip gideceklerini bilin.

Yeni düşünce kalıplarınız şöyle olsun. Ben korkularım değilim. Gardımı almaya ve kendimi korumaya ihtiyacım yok. Ben korku hissettiğimde, kalbimi açarım ve korkunun geçip gitmesine izin veririm.

Not: Tüm dünya olarak yaşadığımız bu özel dönemde bir uyarı yazma ihtiyacı duydum. Louise Hay’in burada bahsettiği tedbiri ve uzman uyarılarını elden bırakmak değildir. Yazar burada duygu ve ruh halindeki korkudan özgürleşmekten bahsediyor.

Sevgi korkunun zıddıdır. Olduğumuz kişiyi daha çok sevip güvendikçe, biz bu özellikleri daha çok hayatlarımıza çekeriz. Biz korku dolu, endişeli ve umutsuz, üzgün olduğumuza veya kendimizden hoşlanmadığımızda hayatımızda her şeyin şaşırtıcı derecede kötü gitmesi kaçınılmaz olandır.

Aynı yasa kendimizi sevdiğimizde de farklı bir yöne götürür bizi. Kazanan biri haline gelmeye başlarız. Küçük işaretler başlar, mesela yeşil ışıklar yanar trafik de kolaylıkla park yeri bulusunuz gibi. Sabahları güzel uyanırız ve günümüz güzellikle akar.

Kendimizi özen gösterebilmek için de kendimizi sevmeye ihtiyacımız var. Kalbimizi, bedenlerimizi, zihinlerimizi güçlendirmek için özenle çabalamamız gerekir. İçimizdeki Güce dikkatimizi vermeliyiz, güzel bir ruhsal bağlantı kurmalıyız ve bunu korumak için emek harcamalıyız.

 

Korkudan özgürleşmeniz için size önereceğim yeni düşünce biçimleri ise şöyle:

  • Korkularımdan özgürleşmeye gönüllüyüm.
  • Emin ve güvende olduğum bir dünyam var.
  • Kendimi tüm zarar verici korku ve şüphelerden arındırıyorum.
  • Kendimi olduğum halimle kabul ediyor ve aklımda ve kalbimde huzurda kalmayı seçiyorum.
  • Beni öfkelendiren ve korkutan düşüncelerin üzerine yükseliyor ve daha güzel düşünceler seçiyorum.
  • Geçmişi kolayca serbest bırakıyor, hayatın sürecine güveniyorum.
  • Kendimi koruma ihtiyacından kendimi özgürleştiriyorum.
  • Değişmeye gücüm var.
  • Her zaman İlahi bir şekilde korunuyorum.

.Louise Hay